Thursday, August 5, 2010

Zeyrekhane - Koç Vakfı - Fatih İstanbul

Sizleri büyülü bir zaman yolculuğuna davet ediyoruz...

Unkapanı'ndan Aksaray'a doğru, sağ tarafta bir kartal yuvası konumunda, Haliç'i ve Marmara'yı kucaklayan Zeyrek'i gördünüz mü? Zeyrek, kurtarılmaktan yana ümidini kaybetmeyen bir tarihi miras olarak karşımızda duruyor... Zeyrek Bizans'ın surlarla çevrildiği ilk dönemlerde Pantokrator Manastırı'nın kurulmasıyla gözde bir semt olmuş. İstanbul'un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından seçkin bir müslüman mahallesine dönüştürülmüş. Fatih'in Ayasofya'da papaz odalarında kurduğu ilk üniversiteden sonra, Pantokrator Manastır Camii ve Medresesi İstanbul Üniversitesi'nin temeli, müderrisi ise Mevlana (Molla) Mehmet Zeyrek olmuş.

Şimdi, tarihi Zeyrek semtinde, İstanbul'un görkemli güzelliğini gözler önüne seren bir Türk Sofrası var... Zeyrekhane, Fatih Belediyesi ile Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı'nın işbirliği ile gerçekleştirilmiş bir tesis. Bir yıllık bir çalışma sonucu tarihi dokunun bozulmamasına özen gösterilerek tamamlanmış.

Zeyrek’in sözlük anlamı “akıl”; zeyrekhane: akıl evi, eğitim merkezi, külliye anlamında kullanılıyor.

Zeyrekhane'ye ulaşmak için adına Zeyrek denilen açık hava müzesinde bir zaman yolculuğu yapacaksınız. Dik yokuşlarda, eğri büğrü yollarda, birbirine yaslanarak ayakta durabilen ahşap evlerin arasından geçeceksiniz ve bu mekana vardığınızda karşınıza son derece muhteşem bir manzara çıkacak: Sağda Şehzadebaşı Külliyesi, onun biraz solunda Süleymaniye, biraz sola dönünce Sultanahmet ve Ayasofya yan yana. Tam karşıda Topkapı Sarayı'nın kubbeleri, yanında Marmara, onun ardında Üsküdar. Sol taraf Galata ve Beyoğlu-eski Pera. Sağ elinizle Beyazıt, sol elinizle Galata Kulelerine dokunabilirsiniz.

İşte bu etkileyici manzarayı seyrederken, Zeyrekhane’nin kendine özgü sıcacık, nostaljik atmosferinde Türk mutfağının en seçkin lezzetlerini tadabilir, kahvenizi içebilirsiniz. Mekanın dekorasyonuyla, tıpkı Cafe Du Levant’da olduğu gibi, Rahmi Koç ve Azize Taylan bizzat ilgilenmiş. Restorasyon sırasında kullanılan harçlar Anadolu’dan toparlanan özel alaşımlarla aslına uygun olarak yapılmış. Zeyrekhane’de gördüğünüz tüm tablolar, fermanlar, kavukluklar, hat örnekleri her şey orjinal. Aksesuarlardaki çini çalışmalarını dünyaca ünlü çini ustamız Sıtkı Olçar, nam-ı diğer “Sıtkı Usta” yapmış.

Zeyrekhane’nin müdavimleri arasında Vitali Hakko, Leyla Alaton, Saadettin Tantan ve Memoli de varmış. Aşçı, tabii ki bir Türk, Bekir Özkan. Daha önce Cafe du Levant'ta çalışmış. En çok tercih edilen spesyaller arasında Zeyrek Kebabı, Kekikli piliç külbastı ve tatlılardan da Bülbül yuvası ve Ayva tatlısı var. Zeyrekhane’nin ünü o kadar yayılmış ki şu anda www.cuisineturque.com adresi altında bile duyuruluyor. Ayrıca 2000 yılında, dünyaca ünlü milyarder işadamı Rockfeller da burayı ziyaret etmiş.

Bilginize sunulur; her sene Zeyrekhane’de Ramazan ayı boyunca canlı ud müziği eşliğinde özel Ramazan eğlenceleri düzenleniyor. Bunun dışındaki zamanlarda canlı müzik yok; CD’den Türk Tasavvuf Müziği ve Klasik Türk Müziğinin en hoş örnekleri çalınıyor.

Mayıs ayında Bahçe kısmı da hizmete açılıyor. Buranın oturma kapasitesi 150 kişi; içerdeki salonun oturma kapasitesi ise 75 kişi.

Diğer Mekanlar için: İstanbul Restaurants Rehberi tıklayınız.

No comments:

Post a Comment

Bu Blogda Ara